İtirazın İptali

İlamsız icra takiplerinde borçlu, kendisine tebliğ edilen harç kararlarına yedi gün içinde itiraz edebilir. Süresinde yapılan itiraz icra takibini durdurur. Tahsildarlar itiraza karşı dava açarak takibin devamını sağlayabilirler. İcra ve Bölüm Yönetmeliği’nin 68/a maddesinde sayılan evraka sahip olan tahsilatçılar da itirazın kaldırılması için başvuruda bulunabilirler. Bununla birlikte, bu belgelere sahip olmaması gerekenler yalnızca itirazın iptali yolunu kullanabilirler.

İtirazın İptali Davasında Yaşanacak Olaylar

Alacaklı, harç kararına itiraz eden borçluya karşı itirazın iptali talebinde bulunmuştur. Bu davada davacı alacaklı, davalı ise harç kararına itiraz eden borçludur. Harç kararları hakkında daha fazla bilgiye Harç Kararına İtiraz başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz.

İtirazın İptali İçin Ruhsatlı ve Yetkili Mahkeme Süresinin Uzunluğu

İtiraz halinde alacaklı, takibin düşmesi kararının tebliğinden itibaren bir ay içinde itirazın iptali için dava açabilir. Yetkili ilişkiyi tanımlayan ayrı bir hüküm yoksa, asliye hukuk mahkemesi yetkili olacaktır. Yetkili mahkeme, davalının ikamet ettiği yer mahkemesi veya emin değilseniz, davalının son ikamet ettiği yer mahkemesidir.

İtirazın İptali Davasının Reddi

Mahkeme heyeti iptal talebini reddeder ve borcun mevcut olmadığını tespit eder. Bu durumda, kesinleşme üzerine başlatılan icra takibi de iptal edilir.

Alacaklı tehlikeli din ve borçlunun talebi üzerine icra takibi başlatmışsa, alacaklının reddedilen miktarın ‘sinden az olmamak üzere bir miktar ödemesine karar verilir.

İtirazın İptali Davasının Kabulü

Mahkeme heyeti, icra takibi başlatılmış bir alacağın varlığına kanaat getirirse itirazın iptali kabul edilir. Mahkeme kararını verdikten sonra alacaklı, icra dairesinden takibin devam ettirilmesini ve malın haczedilmesini talep edebilir.

Borca haksız yere itiraz eden borçluya, alacaklı tarafından talep edilmesi halinde, tahsil edilen alacağın ‘sine eşit bir miktar tazminat olarak ödenecektir. Borçlu, mahkeme masraflarından sorumlu olabilir.

İtirazın iptalini sona erdiren farklı durumlar

Alacaklı feragat ederse, dava sona erer ve fesih yepyeni bir dava için temel olarak kullanılamaz.

Davada borçlu olan davalının davayı kabul etmesi halinde de dava sona erdirilebilir. Dava, borçlunun yani davalının davayı kabul etmesi halinde de sona erdirilebilir.

Olaylar bir uzlaşmaya varırsa, dava sona erer.

Şartların oluşması halinde borçlunun borcu ödemesi veya itirazını geri alması ile dava sonlandırılabilir.

İtirazın İptali Davalarında Yargıtay Seçimi

Dava, İİK m. 67/2 uyarınca itirazın iptali talebine ilişkindir. Davanın esasını oluşturan icra takibi 5 adet faturaya dayandırılmıştır. Davalı itiraz dilekçesinde harç savunmasında bulunmuştur. Buna rağmen dinlemeye katılmamış ve davayı inkar etmiş sayılmıştır. Kendisine ücret savunmasına ilişkin delil sunma imkanı verilmeliydi.

Bununla birlikte, bozma kararına uyulsa bile, tüm gereklilikleri karşılamamıştır. Çünkü davacının davası, davanın ortasındaki 5 faturaya odaklanmaktadır. Davalının ücret koruması ve bu korumaya yardımcı olmak için davalı tarafından sunulan belgeler bu kapsamda değerlendirilmeli ve ulaşılacak uygun sonuca göre bir seçim yapılmalıdır. Ne var ki, mahkemece dava konusu olmayan mevcut hesap ilişkinizin tamamının araştırılması ve incelenmesi sonucu düzenlenen uzman raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010,/19-262 E.

Dava, haciz yolu ile ilamsız takibe yapılan itirazların iptali istemine ilişkindir. Davalı …’e ait taşınmaz üzerinde 23/10/2008 tarihinde 140.000,00TL üst sınırla 2 yıllık ipotek tesis edilmiş, davalı … Ltd. Şti. tarafından davalı … Ltd. Şti. tarafından davacı …’den davalı … Ltd. Ltd. A.Ş. tarafından davalı … Ltd. Ltd. “Satın alınan veya alınacak malzemeler için ödenecek değer” esas alınmıştır. Bu ipotekte ipotekli taşınmaz üzerindeki yük 3 kısma ayrılmıştır: 1- 140.000,00TL üst sınır, 2- Satın alınan malzemelerden doğan borç, 3- 2 yıllık aralık. Davacı, Türk Medeni Kanunu’nun 887. maddesi uyarınca, 2 yıllık süre dolmadan 20/05/2010 tarihinde davalılara dava dilekçesi göndermiştir. Bununla birlikte, bu ipotek davalı ….’un tüm borçlarını teminat altına almamaktadır. Ltd. Şti’nin para borcunu teminat altına almamaktadır. Davacı, malzemelerin satın alınmasıyla ilgili borçlu olduğu paradan ancak sorumludur. Mahkemeye gönderilen raporda, mevcut hesaptan alacakların yanı sıra tehlikeli çeklerin de hesaplandığı kabul edilmiştir. Ayrıca alacakların ipotek ile teminat altına alınabileceği de kabul edilmiştir. Ancak bu kabul doğru olmamalıdır. Davacı, mevcut hesap alacaklarını kişisel defterlerini kullanarak gösteremez.